Kentin tarihi dokusu büyük ölçüde korunmuştur. Kent farklı dinlerden
insanların yıllardır bir arada yaşadığı, dışarıdan fazla göç almadığı
için de fazla bozulmamış bir yapıdadır.
Eski Antakya evleri, kemerli bir yapıyla bir arabanın zar zor
geçebileceği taş döşeli ara sokaklara açılır. Sokakların ortası, yağmur
sularının akabilmesi için geniş bir oluk gibi düşük seviyelidir. Evlerin
hemen hepsine bir avluyla girilir. Avluların kimisi, merdivenle çıkılan
birinci kattadır ve yaşam diye nitelenen bölüme bu avlulardan geçilerek
girilir. Birinci katlar taş, ikinci katlar bağdadidir.
Evlerin dış görünüşü sadedir ama içerideki taş ve ahşap işçiliğiyle
yağlı boya süslemeler göz alıcıdır. Zeminleri göz alıcı renklere sahip
karo taşlar süslemektedir.
Kentte görmeye değer tarihi yapıların önemli bölümü Kurtuluş Caddesi
üzerindedir. Şehrin ana caddelerinden biri olan ve çok sayıda dükkanın
sıralandığı cadde üzerinde; Ulu Cami, Habib Neccar Camisi ve türbesi,
Süveyka Camisi, Katolik Kilisesi görülebilir. Giriş kapısı üzerindeki
freskleriyle dikkat çeken Ortodoks Kilisesi ise Kuruluş Caddesi’ni
Meydana bağlayan ara caddelerden biri üzerindedir
ve dar bir pasajla büyük avlusuna girilmektedir.
Eski kentle yeniyi birbirine bağlayan köprü, eski taş köprünün yerine
yapılmış. Son derece sağlam olan tarihi taş köprü, Amik ovasının
kurutulması için uygulamaya konan projeye kurban gitmiş. Köprü
çevresinde tarihi Antakya evlerini görmek mümkün. Bu evlerden biri
sinema, biri Belediye başkanlığı, diğeri de Postane olarak hizmet
veriyor. Antakya Mozaik müzesi de bu meydandadır.
Habib-i Neccar Camii
Kurtuluş caddesi ile Kemal Paşa caddesi kavşağında bulunan camii, Hz.
İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını veren bir
Antakyalının adını taşımaktadır. Camiinin kuzeydoğu köşesinde 4 metre
derinde
1 Ocak 2013 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Sayfamızı Beğenmenizle
Mutluluk Duyarız
Mutluluk Duyarız
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder